AK Parti Üsküdar AKSEM’in ilk dersine katıldı… BAŞBAKANIMIZ AHMET DAVUTOĞLU: EDEP YAHU
AK Partimizin Türk siyasetinde bir ilke imza atan Sürekli Eğitim Merkezi (AKSEM) Haliç Kongre Merkezinde açılışı Başbakan tarafından yapıldı.
AK Partimizin Türk siyasetinde bir ilke imza atan Sürekli Eğitim Merkezi'nin (AKSEM)açılışı yapıldı. Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen programa Başbakanımız Ahmet Davtuoğlu, AB Bakanımız Volkan Bozkır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sema Ramazanoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanımız Selim Temurci ve çok sayıda partili katıldı. AK Parti Üsküdar teşkilatı olarak İlçe Başkanımız Halit Hızır başkanlığında, İlçe Başkan Yardımcılarımız, İlçe Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Mahalle Başkanlarımız ve Üsküdar Belediye Meclis Üyelerimizden oluşan bir ekiple Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun verdiği ilk derse iştirak ettik.
AK Parti İstanbul İl Başkanımız Selim Temurci’nin açılış konuşmasını yaptığı AKSEM’de ilk dersi Başbakanımız Ahmet Davutoğlu verdi.
"AK PARTİ HAPSEDİLEBİLECEK BİR HAREKET DEĞİLDİR"
Başbakanımız Ahmet Davutoğlu burada AK Parti hareketini 10 maddede anlattı.
"AKSEM'in ilk dersinde bizlerle bir arada olan değerli kardeşlerim. bugün müstesna bir gün. Türk siyasi tarihinde çığırlar açan AK Parti hareketi yeni bir çığırın peşinde. Hiçbir siyasi partinin hayata geçiremediği büyük bir hamle. İlk kez bir siyasi parti kendi üyelerini eğitmek ve bütün halka açık faaliyetlerde siyasi hayatı daha sağlam temellerde inşa etmek için yola çıktı.
Yeni bir siyasi hamlenin peşindeyiz. Bizim siyasetimiz bilgiye, irfana, hikmete ve ahlaka dayanır. Bu yeni hamlenin teşkilatımıza diğer siyasi partilere de örnek olur diye düşünüyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın büyükşehir belediye başkanlığından bu yana İstanbul büyük hamlelerin öncüsü oldu. Her siyasi parti, hareket, sosyal hareket tarihe diğerlerinden farklı olduğu özelliklerle mührünün vurur. AK Parti herhangi bir siyasi konjektürde çıkmış ve hapsedilebilecek bir hareket değil.
AKSEM bir ders başlatıyor, ilk dersin farkının 10 temel prensibinden bahsederek içeriğini doldurmak istiyorum.
"KADİM BİR KÖKTEN GELİYOR"
Birinci ve en önemli ilke AK Parti insanlık tarihinde kadim bir kökten gelmektedir. Bir parti kendini insanlık tarihi içinde doğru bir çerçeveye oturtursa kalıcı olur. Geçici konjektürlere hitap ederse geçici olur. Bizim siyasetimiz kadim dönemin ürünüdür. Türkiye Cumhuriyeti de, AK Parti de konjekture hapsedilemez.
Habil ile Kabil'den bu yana insanlık iki yaklaşımın esiri oldu. Biz AK Parti hareketi olarak safımız bellidir. Biz hakkın, hukukun, adaletin temsilcisi olan bir geleneğin temsilcileriyiz. Mekke'den Medine'ye yürüyen o kutlu gençler, aydınlık önderler bugün de bizim yolumuzu aydınlatıyorlar. İslam medeniyetinin bütün değerlerinin benimsendiği köklerden geliyoruz. Selçuklu-Osmanlı ve Türkiye çizgisi birbirinden kopuk değil, birbirini devam ettiren çizgidedir.
Tarih bizim kadim geleneğimizi temsil ettiği gibi, AK Parti de bizim sesimiz, yüreğimiz, vicdanımızdır. Her adımımızı atarken mutlaka bu tarihi kökümüzü hatırlayacağız.
"MİLLİ, DEMOKRASİ HAREKETİDİR"
İkinci prensip, AK Parti milli demokrasi hareketidir. Millidir, yerlidir, bu toprakların ürünüdür. İstiklal Savaşı'nın değerleri neyse onun takipçisidir. Orada bizim kadim geleneğimizi yıkıp sömürgeciliği yerleştirmek isteyenlere karşı harekete geçenlerin hepsi bunu savunuyordu. Cumhuru, milli iradeyi temsil eden çizginin bugünkü sözcüleriyiz. Bürokratik elitizm ile cumhur hep karşı karşıya gelmiştir. Bu elitisit büroktasiye karşı biz cumhuru temsil eden kökten geliyoruz. O tek parti bürokratik elitizmine karşı 'Yeter söz milletindir' diyen Adnan Menderes çizgisinde olan biziz. Onun karşısında 27 Mayıs darbesinden sonra, vesayetçi anlayışına karşı çıkan ve milli çizgiyi temsil eden rahmetli hocamız Necmettin Erbakan çizgisi bizde devam ediyor. 27 Mayıs, 12 Mart sonrası milli bir hareketin öncüsü oldu. Sonra 12 Eylül darbecileri geldi. Ona karşı da bu sefer Özal'ın siyasi çizgisiyle milletin sesi başkentte yankılanmaya başladı. 28 Şubat'ın karanlık günleri elitist, darbeci bir yaklaşımın ürünüydü. Biz kıyamete kadar buradayız diyen çizginin adı AK Parti'dir.
O günlerde birileri bize başka ülke adresleri gösteriyordu. Biz buraya geçici bir bağ ile bağlı değiliz. Biz bu ülkenin asli sahipleriyiz. Demokrat bir gelenekten beslenen ve milliliği savunan bir hareket 14 Ağustos'ta bütün bu çizgiyi siyaset sahnesine çıkardı. Bizim siyasetimiz kadim bir gelenekten besleniyor. Bizim siyasetimiz bu toprakların asli unsuru olarak milli ve demokratik bir gelenekten geliyor.
"MAZLUM MİLLETLERİN SİYASİ HAREKETİDİR"
Üçüncü özelliğimiz, sadece Türkiye'nin bir siyasi hareketi değil, bütün mazlum milletlerin siyasi hareketi olma özelliği taşır. AK Parti hareketi hem milli harekettir, hem de mazlum milletlerin bugünkü sesidir. Cumhuriyet tarihimizde birçok parti doğdu. Hiçbir parti üzerine AK Parti kadar çok uluslararası makale yazılmadı. Hakkımızda bazen hakarete varan, bazen övgüye vatan büyük bir literatür oluştu. Biz siyasetin nesnesi değil, öznesi, öncüsü olmaya geldik. Onun için mazlum milletlerin sesi bizim sesimizdir.
Birçok dost ülkede AK Parti adı başka partilere ilham oldu. Çünkü onlar biliyorlardı ki sizler ve bizler sadece kendimiz için, sadece bu aziz ülke için değil, o ülkeler için de siyaset yapıyoruz. Gazze, Mescid-i Aksa, Filistin halkı adalet aradığında yönünü bize dönüyor. 2012 Kasım’ında Gazze'de Filistinlilerle buluştuğumda ellerinde al bayrakla sokağa çıkmış Gazzeliler bizi bekliyordu. Emin olun AK Parti iktidarı döneminde bu al bayrak mazlum milletlerin istiklal ve adalet sembolü haline geldi. 10 milyona yakın üyemiz bu ülkede en geniş kapsamlı hareket olduğumuzu gösteriyor. Nice 10 milyonlar mazlum milletler coğrafyasında bizler için dua ediyor, ellerini kaldırıyor.
Onun için bu partiyi zaafa uğratmak istediler. Kırmak istedikleri omurga sadece AK Parti omurgası değil, bir gönül coğrafyasının omurgasıydı. Dünya 5'ten büyüktür diye haykıran bir hareket olmazsa dünya eksik kalır. Filistin BM'de tanındığında onu tanıyan bir Türkiye Dışişleri Bakanı olmazsa bu hareket eksik kalır. Biz siyasetimizi kadim bir gelenek, milli gelenek ve özden alıyoruz.
"İNSAN ONURUNA SAYGI ÇAĞRISIDIR"
Dördüncü temel ilkemiz, AK Parti evrensel bir çağrının sözcüsüdür. Bu insan onuruna saygı çağrısıdır. İnsan onuruna kim saldırırsa, kim insanın en önemli hakkı olan özgürlük ve güvenliği tehdit ederse karşısında bizi bulur. Biz özgürlükçüyüz. Kula kul olmadığımız gibi, kimsenin de kula kul olmasını istemeyiz. Biliniz ki bütün insan hakları deklarasyonlarında yer alan temel esaslar bizim Veda Hutbesi'nden içselleştirdiğimiz temel esaslardır. Siyasetimiz milli bir özden beslenmekle birlikte, evrensel bir değere dayanmaktadır. AK Parti evrensel bir harekettir.
"VİZYON HAREKETİDİR"
Beşincisi de AK Parti bir vizyon hareketidir. Biz bütün bu sağlam iddialı tefekkür dünyamızla, hizmet vizyonu üretememiş olsaydık siyasi olarak başarılı olamazdık. 100 yıllık Türkiye tarihinde en kapsamlı hizmet vizyonunu harekete geçirmiş bir partidir. Ulaştırma, sağlık, eğitim, savunma sanayi... Bizim zihnimizde hayal, rüya, iddia var. Devletimizi kudretli ve şefkatli kılma iddiasıdır.
14 yıl önce bu ülkenin vakur insanları başları eğik dolaşıyordu. Deprem olduğunda İstanbul'dan Sakarya'ya ulaşamayan aciz bir devlet vardı. Hastane önlerinde sıra beklerken ölen insanlar vardı. Şimdi borç isteyen değil, borç veren bir Türkiye var. Güvenliği söz konusu olduğunda kendi helikopterini kullanabilen, kendi tankını üretebilen; kimseye muhtaç olmayan bir Türkiye var. İşte bu vizyon hareketinin ürünüdür.
UYGULAMA PRENSİPLERİ
5 tane de uygulama prensipleri vardır.
Birincisi AK Parti ahlaki bir harekettir. Ahlaki özden kopan bir siyasi hareket bir müddet sonra çıkar bir hale dönüşür. Bizim aramızda siyaseti çıkar alanı olarak gören çıkmayacak. Biz adaleti temsil eden Hz. Ömer'in o temsil gücünü yaşatmak için varız. Biz siyasi ahlakı kendi özümüzde, en temel meselemiz olarak ele alacağız.
14 yıl içinde Sayın Cumhurbaşkanımıza, bana, AK Parti teşkilatlarına nice saldırılar oldu. Bunların hiçbirisi yıkamaz. Her saldırı bizi güçlendirdi. 7 Haziran'da ayağımızı tökezlediğimizi sananlar 1 Kasım'da derslerini aldı. Bütün saldırıları göğüsleyebiliriz, hepsinin üzerine gideriz.
Biz terörden, 7 düvelin saldırmasından, paralel çetelerden, vesayetçi odaklardan korkmayız çekinmeyiz. Ama ahlaki özümüzü kaybedersek emin olun en büyük tehlike o zaman başlar. Aramızda çıkar, menfaat hesabı yapanların yeri yoktur, olmayacaktır. Yanlış bir şey gördüğünüzde sesinizi ahlaki bir ölçüde yükseltin. Gücün bizi yozlaştırmasına izin vermeyin. Biz gücümüzü oturduğumuz makamlardan değil, yüreğimizdeki imandan alırız.
Onun için dokunulmazlık dosyası geldiğinde korkacağımızı sandılar. Biz de ‘hodri meydan’ dedik, hiçbiri meydanda kalamadı. Ortada CHP, MHP, HDP yok. Biz bu meydandayız.
"GÖNÜL HAREKETİYİZ"
İkinci prensip, biz bir gönül, muhabbet hareketiyiz. Siyasi hareketler muhabbeti, sevgiyi kaybettiklerinden insanlıktan koparlar. Mekana muhabbet duymuyorsanız bizim hareketimizi anlayamazsınız. İstanbul'a muhabbetle bakmayan bizim aramızda yer alamaz. Mekana, zamana, tabiata, bu ülkenin dağına taşına, ovasına, vadisine, Fıratına, Sakaryasına aşık olmazsanız AK Parti hareketini anlamazsınız. Biz sarı çiçekle konuşan Yunus Emrelerin takipçileriyiz. Dün Mimar Sinan gününde o büyük üstadın huzurunda dediğim gibi tarihi mekanları koruyacağız. Hırsla bu mekanlara, tabiata zarar verenlerin aramızda yeri yok. İnsana muhabbetle bakmak siyasetin hesabıdır. Yüreğiniz bu ülkenin insanının yüreğine değmiyorsa, siyasetin hakkını veremezsiniz.
Bu milletin aslî çocuklarıyız, bu milletin hiçbir çocuğunu birbirinden ayırt etmeyiz. Ahlaki olma dışında ikincisi gönül ilişkisi olmasıdır. Muhabetti böyle içselleştirerek yaparsak, siyasetimiz muvaffak olur.
"ORTAK AKIL HAREKETİDİR"
Üçüncü prensip, AK Parti ortak akıl hareketidir. Şimdi paralel çetelerde olduğu gibi biz aklını bir tek kişiye ihale edenlerin partisi değiliz. Her ferdin, onurlu, vakur düşünceli dava adamları olmasını istiyoruz. Biz gerektiğinde Hz. Ömer'e edeple hesap sorabilen, teşkilat mensupları istiyoruz. İstişare en temel prensibimizdir. İstişare olabilmesi için özgür iradeye saygı da gerekir. Hiçbir zaman, geleceğe bir gün hazır olurum diye beklerseniz, gelecek sizi yakalamaz.
"EDEB YA HU"
Dördüncü önemli meselemiz üslupta nezaket. Mümkün olsa önce Kılıçdaroğlu'ndan başlamak suretiyle bütün evlere "Edeb Ya Hu" sözünü yerleştirmek isterdim. Hat, kelamın, kalemle kemale ulaştığı sanatın adıdır. Bizim nihayi hedefimiz uzun süre bu makmaları işgal etmek değildir. Kim ki bu makamda daha uzun süre kalayım derse aramızda yeri olmasın. Bu makam hırsının karşısında tek bir edeple; mahviyet (alçak gönüllülük, kibirsizlik). Önce kadir olanın Allah olduğunu bilecek, sonra siyaset yapacaksınız. Edeple mukabele edeceğiz. Dille değil, yüreğimizle konuşacağız. Önemli olan dilinizin yüreğinizden gelmesi. Sözün samimi olması. Sevmek yürekle başlar, aşk onunla bütünleşirseniz olur. Gönlünüze yazmadığınız hiçbir fikir, söz iz bırakmaz. Neyle konuşursanız konuşun yüreğinizle konuşun.
"ARKADAN FARKLI FİKİRLER ZİKREDENLER..."
Beşinci uygulama disiplindir. Her türlü fikri konuşacağız. Herkes kanaatini beyan edecek. Arkadan farklı fikirler zikredenler o teşkilata ihanet ederler. Bir menzile ulaşmak için birileri can havliyle garet sarf ederken, birileri arkada birliği beraberliği bozarsa ihanet eder.
Yola çıktığımızda vazgeçmeyeceğimiz şey disiplindir. AK Parti bir işaretle milyonları Yenikapı'da toplayabilenlerin, 4 seçim geçirebilen ve yorulmayan bir partidir. Bizde rehavet, düşkünlük olmaz. Biz disiplinli teşkilatlar istiyoruz. Nereye gidiyoruz sorusundan önce hedefimiz ne sorusunu istiyoruz. Bir olarak, beraber olarak, diri olarak yürüyenlerin partisiyiz.
Bundan daha önemlisi yoktur. Bugün AK Parti'nin kaderi Türkiye'nin kaderidir. AK Parti Türkiye'nin kaderini belirliyor. 7 Haziran'da da 1 Kasım'da da, x partisi sadece sahillerde, y partisi Türkiye'nin ortasında, z partisi Türkiye'nin sadece doğusunda var. Ama bir parti var ki Türkiye'nin her yerinde millete konuşacak sözü var.
1 Kasım seçimlerinden sonra bir hafta doğuda, bir hafta batıdayım. Devamlı geziyorum. Diyarbakırlıya ne söylüyorsam İzmirliye onu söylüyorum. Biz karşımızda tek bir muhatap görüyoruz. Sürekli olarak kendimizi yenileyeceğiz. Partimizi çok güçlü şekilde geleceğe hazırlayacağız. Yola çıktığımız zaman tam bir teşkilat disipliniyle, vücudun organları gibi bir hareket edeceğiz.”